amor fati Özel Ajan

 Joined: 18 Jan 2006 Posts: 443
|
Posted: Sat Aug 28, 2010 2:01 pm Post subject: |
|
|
Birkaç sene önce Lost izlemeye çalýþmýþtým ama digiturkte izlemeye çalýþýyordum o yuzden zamaný tutmayýp bölüm kaçýrýnca býrakmak zorunda kalmýþtým.
Seneler sonra geç de olsa torrent teknolojisyle buluþup, harici hard diskimi dizilerle doldurunca, Lost'a baþlamaya bir kere daha niyetlendim. Bu sefer de bari dizinin finali yayýnlansýn diye bekledim. Lost'un finali yayýnlandý, sonra benim finaller bitti. Pilottan itibaren izlemeye baþladým. Mükemmel bir ilk sezon izledim. Zaten ilk 16 bölümünü izlemiþtim, ama tabii ki bir kere daha izledim. Sezon boyunca adadaki çaresizlikleri, her þeyi saran o gizemin tadýný çýkardým bol bol ve inanýlmaz bir sezon finali izledim. Ýzlediðim diziler arasýndaki en baþarýlý sezon finaliydi heralde. Onu en az ilk sezon kadar baþarýlý bir ikinci sezon baþlangýcý takip etti. Swan istasyonundaki Desmond sahnesini arada açýp izliyorum hala. Orada yaþadýðým þoku unutamam. Sezon ilerledikçe çýkan yeni karakterlerin hepsi son derece baþarýlý bir þekilde diziye entegre oldular. "Henry Gale"in çýkýþý the others'ý tanýmaya baþlamamýz adadaki gizem bulutlarýný daðýtýr gibi yapmanýn ötesine geçmedi ( ki bu taktiði çok baþarýlý buluyorum ve izlerken de çok takdir etmiþtim) sonra Libby harcandý, çok üzüldüm. (hala üzgünüm ve kýzgýným. Libby'nin hikayesine asla dönmedik ya) Ama sezon sonuna geldiðimizde 1. sezonun görkeminden ve kalitesinden birazcýk uzak ama yine de çok iyi bi finalle karþýlaþtým. 3. sezon yine bomba gibi baþladý. 3. sezonda the others'ýn içine girip onlarýn gerçekte ne yapmaya çalýþtýðýný öðrenirken, Jack ameliyat edecek mi diye beklerken,bir yandan sezon boyunca devam eden "trust no one" havasý harikaydý ve 3. sezon locke-jack gerilimini bir kere daha öne çýkararak, lost'ta en sevdiðim karakter olan desmond'ýn hikayesine göz kýrparak "lan harbiden kurtuluyorlar mý lan?" dedirtip, en az 1. sezon kadar iyi bir final yaptý, flashforward ile þaþýrttý. 4. sezonda iþin içine teknoloji girdi, modern dünyaya yaklaþtýk, açýkçasý iþin havasý biraz bozuldu. ilk 3 sezondaki lost havasý deðiþti ama dizinin gerilimi ve sürükleyiciliði arttý; fizik felan dediler, benim kafam karýþtý ve dizide beni aðlatan tek bölümü de yine bu sezonda izledim (desmond&penny bölümü) çarklý, gemili, patlamalý, "tabuttaki lockemuþ lan" sürpriziyle çok þaaþaalý ama 1 ve 3 finallerini aradýðým bir þekilde sezonu bitirdi. Sonra 5. sezon baþladý ve ben çok korktum. çünkü ilk bölümler çok kötüydü. Tuhaf bir casusluk dizisi gibi olmuþtu dizi. Neyse ki birkaç bölüme kalmadan toparladý. Adaya ve adanýn hikayesine dönebildik. 5. sezonda dizi eskisi gibi deðildi artýk ama yine de asla býrakmayý düþünmedim. Zamandaki bükülme olay enteresan kýldý, ne olacak sorusu hiçbir sezonda olmadýðý kadar kafamý kurcaladý, nitekim sezon finali de tam olarak bilinmezliðin ortasýna býraktý.
Ardýndan 6. sezon geldi. Ben orada koptum. Adada tuhaf þeyler olmaya baþladý. Sorular cevaplanacaðýna hala sorular sormaya devam ettim. Koskoca bir bölüm Richard'ý izledim 2 dk.da cevaplanabilecek sorula için 45 dk. harcadým. (Ama hala Libby'nin hikayesini anlatma sen, aferin.) Ama Terry O'Quinn'den oyunculuk dersleri izledim. Yeni evrende bazý karakterlerin yaþadýklarýný sevdim (ben, locke, alex), bazýlarýndan nefret ettim (sayid, kate) sonra final geldi. Bir sürü soruyu cevaplayamadan diziyi bitirdim. The Truth mu kötü bu mu bilemedim. Bu soru hala cevapsýz.
Ama bütün bu dediklerimi sadece 12 günde yapabildim. 12 günde 6 sezonu izledim. Dizinin hikayesini yaþýyormuþum gibi hissedebildim. Bir an bile sýkýlmadým. Uyumak zorundayým diye hüzünlendim. Sonunda b.k gibi kaldým o ayrý. Ama insanlarýn neden bu kadar büyüttüklerini anladým. Büyütmemek mümkün deðil çünkü. Son sezonuna kadar bu derece zekice ve sürükleyici bir þekilde ilerleyen bir diziyi beðenmemek imkansýz. Bu kadar çok ana karakter olmasýna raðmen yazarlarýn bize her birinin hikayesini izleterek her biriyle derin bir bað kurabilmemizi saðlamalarýna þapka çýkarmamak mümkün deðil. Bir de Michael Emerson... Büyüksün abi.
Vasatlýk abidesi gibi bitmiþ olsan da büyüksün Lost, XF de öyleydi. Ama en çok Desmond'ýn sonunda elektromagnetizmaya dayanýklý ev aleti konumuna sokulmasýna bozuldum. Söylemesem olmazdý. |
|